Perşembe, Nisan 25

anne soluğundan gelen lezzet

İnsan hayatının bir bölümünde anasının süsü olarak yaşar. Kendi tuzluk kadar bedenin henüz bir şahsiyete bürünmemiştir. Bedenin üstünde hemen hiçbir yetkin, hükümranlığın yok. Zaten mercimek kadar beyninle ne yapabilirsin ki? Bağımsız bir devlet olmayı bırak, ilçe bile sayılmazsın. Köy çeşmesi bile değilsin.

Anan seni giydirir mesela, kendi zevkine göre: Bas şuraya! Bastım. Şuraya da bas. Oraya da bastım. Bir çeker: Hoooop, yünlü bir tulumun içindesin. Kötü yanından bakarsan kilotlu çorap! Üstüne pantolon, gömlek; geçir kolunu, uzat elini, dön bakayım, çık şuraya, sar şunu, kapa kapa! Açma önünü. Hah... Bunu da tak. Mâlum hava soğuk... (Mâlum ne demek?)

Velhasıl kurcalanmadık yerin kalmaz. Altını açar, kapar, tam koşup oynarken çağırır yanına ter bezini değiştirir, saçını tarar, kıçına vurur geri yollar. Ama genellikle de okul öncesi zamanlarda, günsüz yekpare yıllarda yani, mutfak işi bitince öğle uykusu saati gelir. İşte bazen analar, yavrularını koyunlarına alıp uyurlar. Evlat kokusu denen bir şey varmış, biz anlamazmışız henüz. Anaların pek sevdiği bir şeydir bu. Alır seni koynuna, zorla uyutur. Çocuk uyur mu? Dinamo gibi...

Bu aralardan bir derelerde ben de herhalde 4-5 yaşındayım. Yine bir öğle vakti. Annem uyumuş gitmiş. Ben bir türlü uyuyamıyorum. Çünkü annemin bütün soluğu suratımdan aşağı boca oluyor. Solunmuş hava içinde soluk alınabilir mi a güzel anam? Sen zaten solumuşsun onu, suratıma suratıma gönderiyorsun. Yahu diyorum bu böyle olmaz. Bari aynı anda soluk alıp verelim. Senkronize olalım. Alıyorum bir nefes çekiyorum, çekiyorum, çekiyorum sonra annem de versin soluğunu diye tutuyoruuuuuuuuuuum. Bir de bakıyorum ki dehşet içinde o hâlâ daha nefes çekiyor. Çocuk dediğin nedir, bir sıkımlık ciğeri var. Yetişkin bir kadın öyle mi? Annem bir nefes alıyor maşallah körük gibi, bana 3 tur bindiriyor. Ben hık deyince soluk bitiveriyor. Sonra bekliyorum çaresizce anam soluğunu versin diye. Gene suratımdan aşağı solunmuş hava iniyor. Yahu solunmuş olması fena ama bir de suratım üşüyor. Zaten soluk soluğa kalmışım manyak gibi nefes almaktan, hesap kitap yapmaktan, senkronize olamamaktan; sıkıysa uyu şimdi!

Anasız, babasız büyümüş yavrucaklara haksızlık olsun istemem. O ana soluğuna hasret büyümüş ne öksüzler vardır kim bilir? Allah kimseye vermesin ister gönül ama Allah bu, veriyor işte...

Velhasıl şimdi bile, sevgilim varsa yanımda, uyurken dikkat ederim kızı nefesimle boğmamaya. Ya da "nefesimden omzu üşür mü?" diye düşünürüm. Korkarım boynu tutulur diye... *

* Sonuncuyu amma attım ulan, sanki cam açık yatıyoruz.